28 Şubat 2011 Pazartesi

TUTSAK

Cuma
Kapıyı kapadılar. Pencereden vuran ışık yerden kalkan tozun havadaki uçuşunu tüm netliği ile gösteriyordu. Yere oturdum. Sırtımı duvara dayadım. Betonun soğukluğu, yerin kirliliği hiç biri umurumda değildi bu anda. Sadece sevdiğim vardı o an aklımda. O şimdi ne yapar benden uzakta. Kış için yakacak yeterli odun da alınmamışken hele.

Cumartesi
Bu kirlenmiş dünya da iyinin ve güzelin yeşermesi içindi tüm çabam. Çoğu kez kendim için de değil daha kundaktaki çocuk için veyahut onunda evladı için savaşırken don kişotluk yaptığımı söyleyenler haklı mı çıkmıştı şimdi. Herkesin susturulduğu ya da satın alındığı bu ülkede yanlış olanı söylememin bedeli bu dört duvara kapatılmam mı olacaktı?
Hâkimin karşısına çıktığımda bundan önce söylediklerimden hiçbir farkı olmayacak sözlerimin. Başımızdakilerin her gün ceplerini daha çok doldurduklarını söylemem mi suç? Yurt dışındaki banka hesapları, çocuklarının gemileri…
Basında neden her gün hükümet değil de muhalefet haberleri var. Korkutulmuş, hapsedilmiş de o yüzden. Karikatürüne bile tahammülü olmayan bir yönetici.
Kadrolaşmış geliyorlar. Karşılarında durmak artık imkânsız gibi… Kendinizi savunacağınız mahkemeler de yok artık. En önemli davanın başlamasına bir gün kala hâkimi değişiyorsa bir davanın…
Bir eyleme giderken daha o ilin sınırında durdurulup susturuluyorsa o ülkenin gençleri o ülke de demokrasinin vay haline demek gerek.
167 ülkeyi kapsayan demokrasi anketinde 89.oluyorsak ve “hibrit rejimler” arasında yer alıyorsa demokrasimiz daha ne söylemek gerekir ki. Türkiye’nin yanında Nikaragua, Tanzanya, Filistin, Uganda, Sierra Leone, Pakistan ve Haiti gibi ülkeler yer alıyor. Medya özgürlüğünün ve sivil özgürlüğün göz önünde bulundurulduğu bu araştırma ne halde olduğumuzun hazin göstergesi.

Pazar
İnsanı dört duvar içine hapsederek düşüncelerini de hapsetmeye çalışıyorlar. Dışarıda delicesine akarken hayat ben uzandığım halde ayaklarımın üzerinde gökyüzünü zor görmekteyim.
Sevdiğim çıkmıştır şimdi işten. Okul şarkıları dinlemiştir bütün bir gün. Yolunu uzatıp kıyıdan yürümüştür gene. Martılar kanat çırpıp havalanırken o durup onları izlemektedir. Derin bir solukla deniz kokusunu içine çekmiştir. İşte hep bu anda sesleri duyulur köpeklerinin. Etrafını sarıp sevdirmeye çalışmışlardır kendilerini ona. Oturup banka beni düşünmüştür bu anda. Kızmış mıdır acaba onu yalnız bıraktığım için.

Pazartesi
Gene sürekli tekrarlayan rüyalarımdan birini gördüm. Karar diyordu bir ses. Ayağa kalkıyordum. Tüm sevdiklerimde ordaydılar. En sevdiğimse köşede gözlerini bana dikmiş duruyordu. 12 yıl diye bağırıyordu biri. Yutkunamıyordum. Ter içinde uyandım.
Bu ülkede yanlış giden bir şey vardı. Herkes gibi susmam gerekti. Biliyordum ama susamadım. Söylemesem ölürdüm. Söyledim ölüyorum.

Salı
Anladım ki burada daha çok uzun zaman kalacağım. Bu işkenceyi hafifletmenin tek yolu ise yazmaktı.
İlk olarak bir mektup yazdım. Beni merak etmesin istiyordum. Onu çok merak ediyordum.

Çarşamba
Kafese kapatılmış bir hayvan gibi evcilleşecek miydim ben de? Ruhuma kaburgalardan örülmüş bu kafes neydi peki?
Yere oturdum. Başımı duvara yasladım. Gözlerimi kapadım. Pencereden dışarı çıktım. Gökyüzüne uçtum. Yemyeşil ormanların üzerinden, yollardan, denizlerden ve evlerin üzerinden geçtim. Evimin balkonundan içeri girdim. Ordaydı. Pencerenin yanında oturmuş gemileri ve balıkçıları izliyordu gene. Dalıp gitmişti o ana. Ben geldim diyemedim ona. Durdum kıpırtısız. Döndüm sonra cehennemime.

Perşembe
Hayal kurmakta gelmiyor artık içimden. Pencere paslandıkça paslanıyorum, duvarlar döküldükçe dökülüyorum…
Tutuyorum sır’larımı ayna gibi ama her gün biraz daha silikleşiyorum.

Cuma
En önemli siyasi gelişmeler, tutuklanmalar, zamlar hep Cuma günü oluyor. Hafta sonunun gelişiyle birlikte gündemden uzaklaşmamızdan faydalanıyorlar. Tatile giderken dikkat kesilmeyeceğimizin farkındalar.

Cumartesi
Gelişimden sonra kaçıncı cumartesi bilmiyorum. Ama günlerden cumartesi…
Diri diri gömdüler beni. Görüş gününde cesedimin başında ağlıyorlar. Bir kere de ölemedim. Her gün yeniden ölüyorum. Birileri yaşayabilsin diye ben cesedimi sıcak tutuyorum.
Yel değirmenleriyle savaşa direniyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder